Marangozun Göremediği Onu Pişman Etti

(Aslında kendi evimizi yapıyoruz)

Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti. İşveren müteahhidine, çalıştığı konut yapım işinden ayrılmak ve eşi ve büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yaşam sürmek planından söz etti.

Çekle aldığı ücretini elbette özleyecekti. Emekli olmak ihtiyacındaydı, ne var ki. Müteahhit iyi işçisinin ayrılmasına üzüldü. Ve ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev daha yapmasını rica etti.

Marangoz kabul etti ve işe girişti, ne var ki gönlünün yaptığı işte olmadığını görmek pek kolaydı.

Baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı. Kendini adamış olduğu mesleğine böyle son vermek ne talihsizlikti!..


-------- Sponsorlu --------

İşini bitirdiğinde, işveren, evi gözden geçirmek için geldi. Dış kapının anahtarını marangoza uzatırken şöyle demişti:

“Bu ev senin, sana benden hediyeʺ.

Marangoz şoka girdi. Ne kadar utanmıştı!… Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi! O zaman onu böyle yapar mıydı?…

Bizim için de bu böyledir. Gün be gün kendi hayatımızı kurarız. Çoğu zamanda, yaptığımız işe elimizden gelenden daha azını koyarız. Sonra da, şoka girerek, kendi kurduğumuz evde yaşayacağımızı anlarız.

Eğer tekrar yapabilsek, çok daha farklı yaparız. Ne var ki, geriye dönemeyiz. Marangoz biziz.

Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikeriz. ʺHayat, bir kendin yap tasarımıdırʺ demiştir biri.

Bugün yaptığımız davranış ve seçimler, yarın yaşayacağımız evi kurar.

Öyle ise onu akıllıca kurmalıyız.


-------- Sponsorlu --------